Erbakan 20 yıl önce ne yapmıştı?

03.01.2012 Vatan

Uludere Roboski faciasını daha iyi değerlendirebilmek için sizleri bundan 20 yıl önceye götürmek istiyorum. 1991 yılında, yine Aralık ayında, 19 Aralık’ta Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ile Bingöl’ün Solhan ilçeleri arasındaki dağlık bölgede helikopterle düzenlenen bir askeri operasyon sonucu bir grup PKK’lı öldürüldü. Üç gün sonra, olay yerine giden yüzlerce sivil, üç cenaze bulup Kulp’a götürdü. Ertesi gün, kalan cenazeleri almaya giden binlerce kişi, dönüşte Kulp’a 2 kilometre uzaklıktaki Sarım Çayı üzerindeki köprüde güvenlik güçleri tarafından durduruldu. Haberin duyulması üzerine Diyarbakır ve ilçelerinden yola koyulan vatandaşlar Kulp-Lice arasındaki Seyrek Karakolu tarafından engellendi.

DYP Lideri Süleyman Demirel’in başbakanlığının ilk günleriydi. DYP Diyarbakır Milletvekili Salim Ensarioğlu durumdan bizzat Başbakan’ı haberdar etti. HEP’li milletvekilleri de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’i devreye soktular. O da Diyarbakır Valisi Muzaffer Ecemiş’i Kulp’a yolladı. Fakat vatandaşların cenazelerle birlikte Kulp’a girmesine askerler izin vermedi.

Uzun süren bekleyişin ardından, 24 Aralık günü öğleden sonra köprünün başında bekleyen kalabalığa çılan ateş sonucu Mehmet Nesip Altın, Neytullah Tekin, Hayrettin Demirtut, Felemez Bulut, Ömer Öztürk, Adil Miltaş ve Şahin Tekin öldürüldü, 50’den fazla vatandaş yaralandı. Kulp’taki Tabur Komutanlığı’nın bahçesine getirilen cenazeler basına, “terörist” olarak tanıtıldı.

İlginçtir, olaydan birinci derecede sorumlu tutulan dönemin Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanı Albay İsmet Yediyıldız, (kendisi Temmuz 1991 tarihinde evinden kaçırılarak öldürülen HEP İl Başkanı Vedat Aydın olayıyla ilgili olarak da suçlanıyordu) tuğgeneral rütbesiyle emekli olduktan sonra yerleştiği Trabzon’da 6 Kasım 1999 günü faili meçhul bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi tüm sırlarıyla birlikte öldü.

Gerçekler ortaya çıkar

20 yıl önce Kulp’ta yaşananlar, “devlet kendi vatandaşını öldürmez” önermesinin hiç de gerçeği yansıtmadığının bir örneği. Güneydoğu’da buna benzer nice acı olay yaşandığını, bunların hemen hemen hiçbirinin sorumlularının cezalandırılmadığını ama bazıları yüzünden devletin AİHM’de mahkum olduğunu biliyoruz.

Uludere Roboski faciasının Kulp’taki katliama benzemediği açıktır. 20 yıl önce güvenlik güçlerinin göz göre göre sivil halka ateş açması söz konusuyken Roboskili köylülerin F-16’lar tarafından kasten bombalanmadığını biliyoruz. Tabii “operasyon kazası” açıklamasının bölge halkını tam olarak tatmin etmediğini unutmayalım.

20 yıl sonra Kulp katliamının hatırlatmamın başka bir nedeni var. O günlerde de, tıpkı son Roboski faciasında yaşadığımız gibi, devleti yönetenler bu tür olaylardan halkın haberdar olmaması için çok uğraşır ve medyayı yönlendirirlerdi. İşin kötüsü 20 yıl önce internet de, yani “sosyal medya” da yoktu. Fakat malum, gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu olduğu için hiçbir şey uzun bir süre gizli kalamaz, muhakkak bir yerlerden bir sızıntı olurdu. Ve gerçeklerin ortaya çıkmasında hep birileri öncülük yapardı.

Erbakan’ın çıkışı

Örneğin 20 yıl önce yaşanan Kulp’ta yaşananları, kısmen de olsa, Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’dan öğrenmiştik. O tarihte ülkemizde bugünkü gibi “ileri demokrasi” mevcut olmadığı için televizyonlarda siyasi liderler açık oturumlarda aynı masa etrafında tartışırlardı! İşte bunlardan birinde, TRT’de, yanılmıyorsan Prof. Bozkurt Güvenç’in yönettiği bir tartışmada Erbakan, Güneydoğu’da vatandaşların askerler tarafından buzda yerlere yatırıldığını Başbakan Demirel’in gözlerinin içine bakarak söylediğinde, başta Demirel olmak üzere çok kişi neye uğradığını şaşırmıştı.

Hoca’nın Bingöl’deki bir konuşmasında “Okullarda çocukları ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bağırtıyolar. Bu yanlış. Türk böyle derse Kürdün de ‘Ne mutlu Kürdüm diyene’ deme hakkı doğar” demiş olduğunu ve bu çıkışının Anayasa Mahkemesi’nin verdiği siyasi yasak kararında önemli etkisi olduğunu da hatırlatalım.

Sonuç olarak: 20 yıl önce devletten, buzda yere yatırılan vatandaşların hesabını soran Erbakan’ın talebelerinin, bugün bir hiç uğruna canlarını kaybeden 35 vatandaşın hesabını soracaklarına, daha doğrusu artık devlet kendi kontrollerinde olduğu için, vereceklerine inanıyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı