Fethullah Hoca Şaşırtıyor

13.02.1995 Milliyet

Fethullah Hoca (Gülen) herkesi şaşırtmaya devam ediyoı. Önceki akşam kendisinin de kurucu yönetim kurulu üyesi olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın verdiği iftar yemeği, konukların çeşitliliği ve Hoca’nın yaptığı konuşma nedeniyle uzun bir süre tartışılacağa benziyor.
Belki de hayatlarında ilk kez bir araya gelen insanların oluşturduğu bu yelpazeyi kürsüye davet edilen gazeteci Mehmet Altan "Arzuladığımız toplumun bir maketi” olarak değerlendirdi.
Şaşıran sadece II. Cumhuriyetçi Altan değildi. 1970 ortalarından itibaren yarı gizli olarak faaliyet yürüten cemaatin mensupları da "kendi dışlarındaki dünya”nın iftarlarına gösterdiği aşırı ilgi nedeniyle şaşkın bir mutluluk içindeydi.
Çünkü aynı vakıf 30 Haziran 1994’te İstanbul Dedeman Oteli’ndeki kuruluş kokteyline de her kesimden insanı çağırmış, sonuçta CHP eski Genel Sekreteri Kasım Gülek, şarkıcı Cem Karaca ve birkaç sağ parti politikacıyla yetinmişlerdi.
 
RP İLE REKABET
Bu yedi ay içinde Başbakan Tansu Çiller tarafından Konut’ta kabul edilen, ardından iki büyük gazeteye uzun röportajlar veren Fethullah Hoca’nın adımlarına cemaatinin tam olarak ayak uydurup uyduramadığı belli değil.
Ancak Hoca’nın dışa açılma stratejisi, devlet katından ve siyaset, ekonomi ve medyanın egemen çevrelerinden olumlu karşılıklar gördüğü oranda en çok başta RP olmak üzere diğer İslami yapılanmaları, şaşırtıp tedirgin ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın beklenmesine rağmen, aynı anda yapılan Necmettin Erbakan’lı bir başka iftara katılmasını cemaat ile RP arasındaki rekabete bağlıyanlar mevcut. Ancak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, yanında MKYK üyesi Hasan Hüseyin Ceylan’la gelmesi, üstüne üstlük Fethullah Hoca'nın ikisinin yanına oturması bu yorumları altüst ediyor.
 
MEDYAYA MESAJ
Fethullah Hoca yakın bir zamana kadar medyayla muhatap olmamak için elinden geleni yapmıştı. Ama şimdi o medyanın üstüne üstüne gidiyor. Örneğin iftarda yaptığı konuşmada esas olarak medyaya mesajlar verdi. Gazeteleri, radyoları, televizyonları, toplumun ihtiyacı olduğunu söylediği, “değişik kesimleriyle kaynaşma, bütünleşme, birleşme, uzlaşma ve her hususta konsensus”u tesis etmeye çağırdı. Aynı çağrısını, iftardan sonra özel bir odada sohbet ettiği köşe yazarlarına tekrarladı.
Fethullah Hoca’nın, özellikle, "Herkesi kendi konumunda kabul ederek, kimse kimseye dininden dolayı, kimse kimseye de dinsizliğinden dolayı ta’anda (yerme) bulunmayacaktır. Kimse kılığından kıyafetinden dolayı ta’ana maruz kalmayacaktır, açıklığından saçıklığından dolayı da, düşüncelerinden dolayı da" sözleri İslami kesimde şok yaratmaya aday.
 
“HOCAEFENDİ LAİK”
Hoca’nın masasına davet ettiği sosyolog Prof. Nur Vergin, bu sözleri Milliyet'e şöyle yorumladı:
"Hocaefendi bu sözleriyle aslında bize laikliği anlattı. Laiklik, devletin hiçbir kutsal boyutu olmadığı anlamına gelmez. Devlet, birtakım tehditlere karşı Hocaefendi ve cemaati gibi çevrelerin İslam yorumlarına başvuracaksa kendisini de müslümanlaştırmak, kutsallaştırmak zorundadır. Yoksa oportünist bir yaklaşımın, Hocaefendi ‘satılık’ olmadığı için hiçbir anlamı olmaz. Yakınlaşma olacaksa karşılıklı olmak zorundadır.”
Laikliği tehdit altında gören bir kesim Fethullah Hoca'nın çıkışlarını hiçbir şekilde önemsemeyip "şeriatçıların yeni manevraları" olarak görüyor.
27 Mart seçim zaferiyle RP nasıl politik İslamcılığı tekeline aldıysa son dönemdeki çıkışlarıyla Fethullah Gülen’in cemaati de "toplumsal İslami hareketliliği” tekeline alıyor. Fethullah Hoca devlet, merkez sağ ve her türden II. Cumhuriyetçi ile yakınlaşıyor.
"Esas tehdit" olarak RP’yi görenlerin Fethullah Hoca'ya teveccühlerinin arttığı bir gerçek. Dolayısıyla bu iki önemli İslami odağın birbirleriyle ilişkisi, aralarındaki muhtemel çelişki ve çatışmalar, şimdilik zor gibi görünen işbirlikleri Türkiye’nin yakın geleceğinde epey etkili olacak.


Yazının orjinal hali 1

Yazının orjinal hali 2




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı