Güneydoğu’da Refah’ın ikilemi

27.11.1994 Milliyet

Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’ın katılımıyla Van, Siirt, Diyarbakır ve Mardin’de düzenlenen mitinglerdeki kalabalıklar, Güneydoğu’da bu partiye yönelik yoğun ilginin kanıtlarıydı. Ön saflardaki genç militanların bütün gayretlerine rağmen izleyicilerin fazla bir coşkunluk gösterisinde bulunmaması ise Refahlı yöneticiler tarafından bölgede “korku duvarı”nın henüz yıkılamamış olmasıyla açıklandı.
Bölgede sohbet ettiğimiz çok sayıda Refahlı, partilerinin “hızlı büyümesinin pek hayra alamet olmadığı”ndan yakındı. Solun radikal kesimlerinden ve az da olsa ülkücü hareketten RP’ye geçiş genellikle radikal İslamcılık ara aşamasıyla oluyor. Bu kişiler parti içi konumları ne olursa olsun tutumlarını “eleştirel ve mesafeli” olarak tanımlıyorlar.
Merkez partilerden transferler ise yakın zamanda bollaşmış. Bunlar içinden çok sayıda da aday adayı çıkmış, içlerinden bazıları RP Genel Merkezi tarafından 4 Aralık için aday olarak seçilmiş. Güneydoğu’nun birinci partisi olan RP’de ara seçim öncesi yaşanan "aday adayı enflasyonu” sonucu muazzam bir kulis faaliyeti yaşanmış. Çoğu yeni Refahlı olan birçok aday adayı hakkında "Kürtçü, namaz kılmaz, içki içer, amcası DYP’li, aslında parası yok...” gibi iddialar dolaşmış.
 
DEP OYLARI
Refahlılar hem Batı’da, hem Güneydoğu’da adlarının "Kürtçü”ye çıkmasından endişeleniyor. “Refah DEP’leşiyor” şayiaları sonucunda Refahlılar boşta kalan DEP oylarının bir kısmını kazanabilmek amacıyla gösterdikleri bazı adaylardan tam olarak istifade edemiyor. Örneğin Mardin ikinci sıra adayı, ağabeyi eski HEP Kızıltepe İlçe Başkanı olduğu iddia edilen 4 aylık Refahlı Mahmut Yılmaz’ın Kürt sorunu konusunda çok fazla konuşması istenmiyor.
Aday olunca pos bıyıklarını kısaltan Yılmaz’ın “ağzını pek açmadan” da, bundan önceki seçimlerde SHP ve HEP’e meyleden kendi aşiretiyle akrabası olan, cezaevindeki Ahmet Türk’ün aşiretinin oylarını alabileceği umuluyor.
Diyarbakır 1. Bölge birinci sıra adayı Abdülbaki Erdoğmuş’un da DEP sempatizanları tarafından sevildiği söyleniyor. Eski Hani müftüsü Erdoğmuş bölgede “yurtsever müftü” olarak tanınıyor.
Erdoğmuş “Türkiye’de bir iç savaş var. Önce akan kan durdurulmalı. 'Kürt sorunu İslam kardeşliğiyle çözülür’ demek bir yerden sonra hiçbir şeyi çözmüyor, çünkü kanın durması çok acil bir sorundur. Biz, İslam’ı veya başka bir sistemi beklemeden kanın durmasını istiyoruz” diyor.
Erdoğmuş, hem medrese hem ilahiyat çıkışlı olmasına rağmen bazı Refahlılar tarafından "ümmetçi” değil, "Kürt - İslam sentezcisi” olmakla eleştiriliyor. 1989’da Diyarbakır Belediye Başkanlığını RP adayı olarak 800 oyla kaçıran Erdogmuş 1991’de kişisel nedenlerle milletvekili adayı olmamış. Kendisinin RP’ye yaklaşımını şöyle özetliyor:
“Kürt sorununun çözümü adalet ve özgürlükle, bunların da hukuk teminatı altında olmasıyla mümkündür. Bunun için toplumdaki tüm kesimler arası bir konsensüs ve bunun ardından sistemin yeniden yapılandırılması gerekir. Bence sistem dışı tek parti Refah’tır. RP, arzuladığımız değişimi gerçekleştirebilir.”
Güneydoğu’daki Refah tabanının kafası Kürt sorunu konusunda epey karışık, ancak bu, birtakım bildik sorulara verdikleri ilk yanıtları ayrıntılandırmalarını istediğinizde belli oluyor.
Örneğin olağanüstü halin kaldırılmasına bütün RP’liler "evet” diyor, ancak "Ne zaman?”, “Yerine ne konulacak?", “Olağanüstü yetkiler tek tek valilere mi dağıtılacak?” gibi sorulara zıt karşılıklar gelebiliyor.
Benzer şekilde “koruculuk", “PKK ile masaya oturma”, “yetkilerin yerel yönetimlere devri”, "valilerin seçimle gelmesi” gibi çetrefil konularda da Refahlıların kafalarının çok net olmadığı görülüyor.
Ümmetçilikle Kürt İslam sentezciliği arasında bocalayan RP’liler, her iki tutumun avantajlarını alıp dezavantajlarından sıyrılmanın kolay bir yolunu bulmuşlar: Ağızlarını Kürt sorunu konusunda çok fazla açmayan, çarpıcı çıkışlar yapmayan adaylarının (bazen dinsel, bazen etnik) kişisel özelliklerini ön plana çıkartmak ve RP’nin Türkiye çapındaki yükselişinin altını çizmek. Böylelikle RP, yapılacak ilk seçimlerde Güneydoğu’da oy patlaması yapmayı hedefliyor.

Yazının orjinal hali




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
13.11.2024 Transatlantik: Trump döneminde Amerika’nın dış politikası
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı