Edgar Şar ile söyleşi: İktidar rejim değişikliği projesini rafa mı kaldırdı?

15.09.2025 medyascope.tv

15 Eylül 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Tania Taşçıoğlu Baykal hazırladı

Ruşen Çakır: CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025’teki 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptaline ilişkin dava bugün görüldü. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi heyeti, duruşmayı 24 Ekim tarihine erteledi. Siyaset bilimci ve aynı zamanda eski Medyascope çalışanı Edgar Şar’la, dava sürecini konuşacağız. Hoş geldin Edgar.
Edgar Şar: Merhaba Ruşen Ağabey.

Ruşen Çakır: Verilen bu karar ilginç. Bugün mutlak butlan kararı çıksaydı kimse şaşırmayacaktı ve sonrasına bakacaktık. Galiba buradaki esas soru şu: Gerçekten bir hukuk işliyor mu yoksa siyasi iktidar şu aşamada ayağını en azından frene götürmek ihtiyacı mı hissetti?
Şar: Hukuk işliyor olsaydı, bu dava herhalde bugün reddedilirdi diye anlıyorum ben. Dolayısıyla, öyle bir durumdan bahsedemediğimiz gibi, bu kararla, Türkiye'nin içine sokulmak istendiği o rejim değişikliği sürecinden de ciddi bir şekilde geri adım atıldığı izlenimi uyanmadı bende. O tarz bir sonuca varmak için çok daha farklı şeylerin olması gerekir ve inşallah olur. Türkiye için hayırlısı olduğu için onu söylüyorum. Bütün bu süreçte, aslında iktidarın kararlarını kısıtlayan iki temel şey oluyordu. Birincisi, daha önemlisi demiyorum ama birincisi, finansal piyasaların tepkileri, ekonominin içinde bulunduğu durum.  İkincisi de gösterilen direnç ve o direnç sonucunda ortaya çıkan belirsizlik hali. Bence, ekonominin etkisi artık giderek azalıyor burada. İktidarın, iktidar bloku olarak muhalefetle ‘’ekonomiyi kim daha iyi yönetir?’’ konusunda yarıştığı, seçmene, kendilerinin daha iyi yönetebileceğine dair bir algı oluşturmaya çalıştığı bir rekabetten öte bir duruma geçtiği için, artık o daha az etkili bir parametre oldu. Burada bence direnç önemli oldu. Dün Tandoğan’da çok büyük bir miting yapıldı. Daha önce İstanbul’da bunun provası olarak adlandırılan süreç işletildiğinde verilen tepki de öyleydi. 
Aslında en başından beri düşündüğüm şeylerden biri şu: İktidar bu kadar şeye girişirken, aslında Türkiye’yi bir belirsizliğe sürüklüyor. Yani o da bir izle-gör politikası uyguluyor aslında. Adım atıyor, onu normalleştirmeye çalışıyor. Yani sürekli artan bir grafikle baskıyı arttırdığınızda belirsizliği geometrik olarak artırırsınız. Dolayısıyla, arttırıp biraz sabit tutup, sonra arttırıp biraz sabit tutup, o sabit izleme süreçleri yaşanıyor aslında. On dokuz Mart'tan beri bu stratejiyi izliyoruz. Dolayısıyla bu da onlardan bir tanesi diye düşünüyorum. Çünkü kararı erteledikleri zaman, her zaman, tekrar uygulama, tekrar bundan bir tartışma çıkarma, tekrar muhalefet partisini bununla bölme gibi umutları var. Ama tabii şimdi bazı konularda farklılaşma var. Çünkü CHP de boş durmuyor. Mesela, bu delegeler üzerinden kurultay isteme ve İstanbul delegelerini katmadan bunu yapma stratejisi çok yaratıcı bir çözüm oldu aslında. Hukuk devleti işlemese de eldeki yasal seçeneklere bakıldığında, bu davanın ne kadar sürebileceği konusunda ciddi şüpheler var. ‘’Süremez. Başka bir şey bulmaları gerekir’’ deniyor. Ha bulurlar mı? Bulurlar, ayrı konu. Ama bu da, iktidarın zaten çok inandırıcı olmayan hamlelerini, giderek ciddi olmayan bir noktaya doğru sürükleyecektir. Yani onun da bir bedeli var iktidar açısından.

Ruşen Çakır: Burada şu husus da önemli değil mi? Mesela 2 Eylül'de İstanbul'da bir şey denendi ve bu 15 Eylül’ün provası olarak görüldü. İstanbul'da Gürsel Tekin ve yan kayyum olarak arkadaşları, ki daha başında dört kişiden ikiye düştüler biliyorsun, bir hamle yapmaya çalıştılar ama tam anlamıyla bir fiyasko oldu. Ancak polis zoruyla İstanbul İl Başkanlığı binasına girdiler ama hiçbir şey yapamadılar, yapabilecekleri de gözükmüyor. Aslında Gürsel Tekin, CHP'de İstanbul için işbirliği yapabilecek, bulabilecekleri en güçlü isimlerden birisiydi. Bunu Genel Merkez için de benzer bir şekilde yaşanabileceğini düşünmüş olamazlar mı? Bence, CHP İstanbul’daki bu operasyonu bertaraf etti ve oradan bir üstünlük devşirdi. Bilmiyorum katılır mısın?
Şar: Nasıl yaptı onu? Parti içinde bir bölünme olmadığını net bir şekilde göstererek. Mesela, Gürsel Tekin bu görevi kabul ettiğinden beri, sürekli, sanki paralel bir evrendeymiş gibi ‘’Biz parti içi kırgınlıkları, çatlakları düzeltmeye geldik. Biz CHP'liyiz, burası da Baba Ocağımız’’ söylemlerini kullandı. Bunların amacı aslında bütün bu süreci, yani iktidarın vermek istediği CHP içi kavga görüntüsünü, aslında buna inanmaya teşne kesimler nezdinde inandırıcı hale getirmek. Ama bunu da söylemle bir yere kadar yapabilirsiniz. Eylemle yapamıyorsunuz. Orada sana katılıyorum. Dediğin gibi, ancak polis eşliğinde binaya girip çıkabildi. Başka hiçbir şey yapamadı orada. Parti içi kavga görüntüsünü yaratamadığı gibi, üstelik bir konsolidasyon ortaya çıktı
Bütün bu sürecin başından beri, bence iktidarın hiç beklemediği şeylerden biri toplumsal tepki olabilir. Bir diğeri bu tepkinin devamlılığı olabilir. Tabii ki ilk günkü kadar bir tepki yok. Zaman zaman bu tepki düşüyor ama baskıyı artırdığı anda, o tepki yine ilk günkü gibi yükselebiliyor. Mesela dünkü Tandoğan mitingi, Saraçhane ya da Maltepe'deki mitinge benzer bir miting oldu. İnsanlar artık bu noktaya gitmesini istemiyorlar. Belki mitinge gidenler değil ama bütün bu olan bitene inanmayan ve bundan şikâyetçi olanlar, CHP'ye oy vereceğini söyleyen toplumsal kesimin çok daha üstünde. Sayısal olarak da niteliksel olarak da öyle. Bütün bunları hesaba kattığımızda, orada başarılamamış bir şey oldu. Yani en başından beri CHP'nin bu kadar bütün kalabileceğini düşünmediler bence. Delegeler üzerinden kurultay isteme ve İstanbul delegelerini dışarıda bırakarak bunu yapmak önemliydi. Çünkü İstanbul delegeleri, 2023 Kasım'da, bu iptal edilmeye çalışılan, geçersiz kılınmaya çalışılan kurultayda, değişimciler kazandığı için Özgür Özel'in seçilmesinde en etkili olan delegeler. Herhangi bir şaibe varmış gibi gözükmemesi için onlar dışarıda bırakılarak imza toplandı. Geriye aşağı yukarı 1000 delege kalıyor. Bu 1000 delegenin çoğunluğu Kılıçdaroğlu'na oy vermiş insanlar. Sen bu kadar delegeyi iki gün içinde notere gidip 2000-3000 TL vererek, ki biliyorsun noter işlemleri oldukça masraflıdır, konsolide edip mobilize hâle getirebiliyorsun. Mesela bu, belki beklemedikleri bir şeydi. Bu bence, CHP'nin içinde kenara çekilmiş, -maalesef Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi de öyle gözüküyor- olan biteni seyreder gibi gözükenlerin de beklemediği adımlardı. Gürsel Tekin ve arkadaşlarının da beklemediği adımdı. Onlar sanki bir şeyi düzeltmeye geliyormuş gibi, sanki CHP'nin içinde bir kavga varmış izlenimini de artıracak şekilde bunu yaptılar. Ama bunun gerçeklikle pek ilgisi olmadığını herkes gördü.

Ruşen Çakır: Peki son olarak şunu sorayım: Bugünkü dava 40 gün sonraya atıldı. Aslında 15 Eylül’deki davadan pek bir şey çıkmaz diyorduk, ama 2 Eylül’de, 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini görevden uzaklaştırıp, yerine Gürsel Tekin ve diğer isimlerin geçici olarak atanmasına karar verince, iş tekrar ciddiye bindi. Şimdi 40 gün sonrasını mı bekleyeceğiz? İktidar yine CHP'yi mi tartıştırtacak? Bu arada CHP hafta sonu bir miting yapacak. Bundan sonra gündemimiz yine CHP olmaya devam mı edecek?
Şar: CHP'nin şöyle bir zor görevi var. Bütün bunlarla uğraşıyor, bütün bunlara tepki veriyor. Bir yandan operasyonlar da devam ediyor. Özgür Özel en başından beri ‘’bu, sonuç değil süreç odaklı bir şey. CHP’yi sürekli tartışılır halde tutmak için bunu yapıyorlar’’ diyordu Hakikaten de bu dediğinde haklı çıktı Özgür Özel. Ama bir yandan konu tamamen bırakılacak bir konu da değil. Bir yandan operasyonlar devam ediyor; onlara da tepki vermesi lazım. Seçmenin bir kesiminde, özellikle bu kutuplaşmanın dışında olanlar, ‘’CHP tartışılıyor ama kendi suçu değil, bana ne yapsaydı bir şekilde’’ diye düşünüyor olabilir. CHP bir yandan bütün bunları yaparken, aynı zamanda ülkeyi nasıl daha iyi yöneteceğini anlatabildiği bir sürece girmesi, onu başarabiliyor olması lazım. CHP'nin önündeki zorluk bu.
Şimdi 6 gün sonra tekrar kurultay yapılıyor ve hiçbir şekilde meşruiyeti sorgulanmamış delegelerin, ki bugüne kadar herhalde sorgulansa sorgulanırdı, kararıyla bu kurultaya gidiliyor. Şimdi Özgür Özel orada aday olup tekrar seçilirse, herhalde seçilecektir diye tahmin ediyoruz, o zaman artık hukuki olarak bu konu ortadan kalkmış olacak. Yani normal şartlarda bu muharebeyi CHP kazanmış olacak. Ama birileri sahaya girip topu keserse, o her zaman mümkün. Zaten yapmaya çalıştıklarının bu olduğunu bildiğimiz için, tamamen buna dayanıp ‘’bu konu kapanmıştır’’ diyemeyiz. Ama normal şartlarda bu muharebe bu şekilde bitmiş olacak. CHP, Şimdiye kadar ayakta kalıp bu konuyu kapatmış olacak aslında. Zaten sonrasında da mevcut yürüyen kongre süreci ve Olağan kongre var. O da Kasım ayında yapılır herhalde. O da yapıldıktan sonra, artık bu konular tamamen kapanmış olacak. Ne olacak? Yeni kongreye de mi itiraz edilecek? Edilebilir tabii. Çünkü iktidar, ‘’kooptasyon ‘’dediğimiz bir strateji uyguluyor. Bizim, Türkiye'yi sürüklemekte olduklarını söylediğimiz o rejimlerde, iktidarların en çok uyguladığı stratejilerden biridir. Nedir? Muhalefet partileri içinden belli klikleri kendi tarafına çekip, onları bir şekilde etkisiz hale getirip, değişik şekillerde satın alıp, bu şekilde muhalefete saldırtmaya çalışmak. CHP ne yapacak? Bırakacak mı? Hayır, buna devam edebilir. Ama şu ya da bu şekilde bu süreç devam edecek. Fakat CHP bu muharebeyi kazanmış olacak diye değerlendiriyorum. Çünkü bitirselerdi haziran ayında bitirirlerdi. Ya da bugünkü davada bitirirlerdi. Hatta bir önceki davada hâkim ‘’Bir sonraki celsede tamamlıyoruz’’ demişti. Kararda yazıyor bu. Ama tamamlamadı değil mi? Burada iktidarın frene bastığını görüyoruz zaten.
O bakımdan, şimdilik ayakta kalmış olması CHP için iyi haber. Ama bu rejim değişikliği sürecinin bir anda bitmeyeceği ortada. CHP ayakta kalmaya devam edecek, ama bir yandan o seçmen desteğini de düşürmeden, iktidarı çaresiz bırakarak devam etmesi lazım. Kolay değil ama başka çare yok.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Edgar yayınımıza katıldığın için. Edgar Şar’la  bugünkü dava sürecini ve CHP’nin bundan sonra neler yapabileceğini konuştuk. Edgar Şar'a çok teşekkürler, sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
21.09.2025 AK Parti’de yaprak dökümü: İl başkanları niçin istifa ediyor?
20.09.2025 İmamoğlu “muhtar bile olamaz” mı?
19.09.2025 Ali Erbaş’ı nasıl bilirdiniz?
18.09.2025 CHP’yi neden bölemiyorlar?
17.09.2025 Cemaatlerin ipiyle kuyuya inilir mi?
16.09.2025 Hafta Başı (50): Kurultay davası ertelendi: CHP'nin gidişatı
16.09.2025 İslam Özkan ile söyleşi: Gazze’nin yalnızlığı sürüyor
16.09.2025 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişatı: CHP’ye yargı kıskacı | İktidar savaşları gerçek mi?
16.09.2025 Bahçeli’nin “yeni bir paralel yapı” uyarısı ne anlama geliyor?
15.09.2025 Edgar Şar ile söyleşi: İktidar rejim değişikliği projesini rafa mı kaldırdı?
21.09.2025 AK Parti’de yaprak dökümü: İl başkanları niçin istifa ediyor?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı