30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/8 27 Mart 1994 yerel seçimleri: Medyaya rağmen ve medya sayesinde RP’nin zaferi

21.02.2015 rusencakir.com

1993 yılının yaz aylarında Milliyet Gazetesi’nde muhabirlik yapmak için Genel Yayın Yönetmeni Umur Talu’ya başvurmuştum.  Birkaç gün sonra, 2 Temmuz günü Sivas’ta katliam oldu.  Talu benden Sivas’a gidip katliam sonrası kentin atmosferini Milliyet için yazmamı söyledi. İzlenimlerim ve yaptığım söyleşiler 16 Temmuz’dan itibaren “Sivas konuşuyor” başlığıyla üç gün boyunca yayınlandı.
İstanbul’a döndükten sonra benden İstanbul’da ara seçimlerde Refah Partisi’nin kazanmış olduğu Kağıthane, Bağcılar, Bahçelievler, Güngören gibi yeni kurulan belediyeler üzerine bir dosya hazırlamamı istedi. Tam da bu günlerde RP İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Milliyet’i ziyaret etti ve partilerine hak ettiği ilginin gösterilmemesinden (haklı olarak) şikayet etti. Bunun üzerine Talu’nun hazırlamakta olduğum dosyayı örnek gösterdiğini hatırlıyorum.
Sonuçta dört günlük bir dizi hazırlayıp teslim ettim, telifim de ödendi, fakat dizi yayınlanmadı. Halbuki dizinin son gününün başlığı “Hedef İstanbul Büyükşehir Belediyesi” idi ve yazıda RP teşkilatının uzun bir süredir bu hedef için kolları sıvamış olduğu, en güçlü adayın da İl Başkanı Erdoğan olduğu yazılıyordu.

Büyük medyaya rağmen RP’nin yükselişi

Dizi yayınlanmadı ama ben kısa bir süre sonra Milliyet’te kadrolu çalışmaya başladım. Fakat gazetede bazı kıdemli muhabirler bana açıktan tavır aldılar, o günlerde bilmediğimiz tabirle “mobbing” uyguladılar. Beni “şeriatçıların ekmeğine yağ süren” biri olarak görüyor ve öyle göstermek istiyorlardı.
Fakat beni daha Galatasaray Lisesi yıllarından beri tanıyan Talu onlara boyun eğmedi ve şöyle bir formül buldu: Bir üst katta, yine liseden Volkan Karsan’ın başında olduğu Almanya (dış baskı) servisinde bir masam olacak, yapmak istediğim haberleri doğrudan yazı işleriyle tartışacaktım.
Bu sırada ülke yerel seçimlerin atmosferine girmişti ve ara seçimlerde patlama yapmış olan RP’nin neler yapabileceği kestirilemiyordu. Aslında kestirilmek de istenmiyor, RP görmezden geliniyordu. Fakat RP büyük medyaya rağmen, hatta bir ölçüde onun sabotajları sayesinde geliyordu.
RP’nin yükselişinde Erdoğan’ın liderliğini yaptığı “yenilikçi” hareket kilit bir rol oynuyordu. Milli Görüş hareketinin “cami cemaati”ne seslenme olarak özetlenebilecek geleneksel yaklaşımını bir kenara bırakıp toplumun tüm kesimlerini muhatap alma stratejisini öne çıkaran yenilikçi RP’liler meyhanelerde, diskoteklerde, hatta genelevlerde bile parti ve seçim çalışmaları yaparak dikkatleri üzerlerine çekiyorlardı.
Fakat parti içinde “gelenekçi” olarak biline kanat da durumdan rahatsızdı. Tam da Erdoğan’ın eski manken Gülay Pınarbaşı, başı açık ezacı Filiz Ergün gibi isimleri partiyle törenle kattığı günlerde, Milli Gazete’nin baş yazarı olan Sadık Albayrak ile bir mülakat yaptım. “RP’de virüs sancısı” başlığıyla manşetten verilen bu söyleşide Albayrak bu türden transferleri Refah bilgisayarına sızan virüsler olarak tanımladı ve bu bilgisayarın bu virüsleri kolaylıkla yenebileceğini söyledi.
Söyleşi epey ilgi gördü. Doğal olarak Erdoğan’a cevap hakkı doğdu ancak bana haber verilmeden bir başka muhabir bu iş için görevlendirildi. Yıllar sonra da Albayrak ile Erdoğan dünür oldular.


Büyük medyaya rağmen Erdoğan’ın seçilmesi

Türkiye 27 Mart 1994 yerel seçimlerine hazırlanmaya başlarken gözler tabii ki esas olarak İstanbul’daydı. Kıran kırana bir seçim olacağı kesindi zira ANAP'ın adayı İlhan Kesici, DYP'nin adayı Bedrettin Dalan, SHP'nin Zülfü Livaneli, DSP’nin ise Necdet Özkan’dı. RP yönetimiyse uzun tartışmaların ardından, ithal bir isim yerine örgütün tercihi olan Erdoğan’ı aday gösterdi.
Fakat medya ne Erdoğan’ı, ne de RP’nin diğer adaylarını görmeye bile yanaşmıyordu. Çarpıcı olduğunu düşündüğüm bir örnek vermek isterim: İstanbul’da Beyoğlu’nu RP’nin kazanmasına kesin gözüyle bakıyor ve hemen söyleşi yapmak için adayın açıklanmasını bekliyordum. Nihayet Nusret Bayraktar’ın adaylığı kesinleşti. Sanıyorum ilk mülakatını bana vermiştir. Kendisiyle içkili yerlerin durumu, yılbaşı kutlamaları gibi tartışmalı konuları sordum ve net cevaplar aldım. Bir ricası vardı, kampanyası için Stüdyo Erol’da çektirmiş olduğu fotoğrafı kullanmam.
Ama gazete yazı işleri bu söyleşiyle ilgilenmedi zira onlar SHP adayı sinema oyuncusu Halil Ergün’ün kazanmasını bekliyor ve tabii ki istiyorlardı. Ama hayal kırıklığına uğradılar ve benden seçim gecesi Bayraktar haberini isteyip 29 Mart gazetesinin birinci sayfasından ( Beyoğlu Baştan Belliydi )verdiler.
Kampanya gerçekten çok sert geçiyordu. Gazetelere ek olarak yeni yeni ortaya çıkan özel televizyon kanallarında ana tartışma konusu İstanbul’u kimin alacağıydı: Kesici mi, Dalan mı, Livaneli mi? Başta reklamı olmasın diye Erdoğan’la ilgili pek bir şey söylenmedi. Kendi gazetemden bir örnek vereyim: Milliyet tüm adaylarla geniş kapsamlı söyleşiler yapma kararı aldı. Erdoğan’la da ben görüşecektim. Kendisiyle bir sabah erken saatlerde Kadıköy’deki Murat Muhallebicisi’nin üst katında buluştuk. Fazla vakti yoktu, RP adayına destek vermeye Kocaeli’ne gidecekti. Söyleşiyi yaptık, ben de kısa süre sonra gazeteye teslim ettim ve beklemeye başladım. Diğer adaylarla yapılan söyleşiler birinci sayfadan, manşetten, içerdeyse geniş bir şekilde verildi. Erdoğan söyleşiyse kelimenin gerçek anlamıyla “pul gibi” verildi, gazetenin bir yerlerine sıkıştırıldı. Bazı seçimlerden önce NTV’deki programlarda kendisine soru soran gazeteciler arasında yer almamı ayrı tutarsak, o günden bu yana Erdoğan ile herhangi bir söyleşi yapmış değilim.
Tabii anketlerde adının öne çıktığı görülünce medya kendisine saldırmaya başladı. Ne var ki bu tür saldırılar büyük ölçüde geri tepti, özellikle oturduğu evin kaçak olduğu iddiasıyla yapılan yayınlar Erdoğan’ı kentin yoksul kesimlerine daha fazla yakınlaştırdı.
Gazetemde yaşadığım bir dizi sorun ve sıkıntıya rağmen 27 Mart 1994 yerel seçimleri, tıpkı 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde olduğu gibi, mesleki açıdan benim için hayli verimli oldu. O tarihlerde Milliyet’in bir parçası olduğu Doğan Grubu bünyesinde Pazar Postası adında haftalık bir gazete çıkıyordu. Seçimlere kadarki sürede orada RP ile ilgili bir dizi analiz kaleme aldım ve seçimlerin hemen ardından bunları “Ne Şeriat Ne Demokrasi, Refah Partisi’ni Anlamak” ( http://www.metiskitap.com/catalog/book/4412) adıyla yine Metis Yayınları’ndan yayınlattım. Seçim sonrasında kitaptan hareketle Milliyet’te “Refah Partisi’ni Anlamak” başlığıyla dört bölümlük bir dizi yayınlandı.
Dizinin ikinci bölümünün ( Refah Partisini anlamak 2 )  yayınlandığı gün öğle saatlerinde gazeteye gittiğimde garip bir atmosferle karşılaştım. O bölümün girişinde RP’nin 1991 seçimlerinde küstürmüş olduğu Kürt seçmeni büyük ölçüde geri kazanmış olduğunu örneklerle anlatmıştım. Meğer gazete hazırlanırken, yazıda “Kürt illeri” diye bir ifade kullanmış olduğum görülmüş ve bu hemen “Güneydoğu” şeklinde değiştirilmiş. Bu arada gazete içinde bu konu epey dillendirilmiş. Sorumlu yazı işeri müdürümüz rahmetli Eren Güvener’in bana “sahiden oraların Kürt illeri olduğunu mu düşünüyorsun?” diye sorduğunu unutmam mümkün değil. Onunki kızgınlıktan çok şaşkınlıktı. Çünkü Türkiye ve onun medyası o tarihlerde hâlâ Kürde Kürt demekten çekiniyordu.

Yepyeni bir dönem

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde RP il genel meclisi seçimlerinde toplam 5 milyon 340 bin 969 oy aldı. Oy oranını yüzde 19.0’a çıkartarak, 6 büyükşehir (İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Kayseri), 22 il, 92 ilçe ve 207 beldede, toplam 327 belediye başkanlığı kazandı. O tarihten bu yana İstanbul, Ankara, Konya ve Kayseri belediyeleri hep RP-FP-AKP çizgisinde kaldı. Hatta Melih Gökçek hiç değişmedi. Erzurum 1999’da MHP’ye gitti, 2004’te AKP tarafından geri kazanıldı. Diyarbakır ise 1999’dan beri HADEP-BDP-HDP çizgisinden başkanlar tarafından yönetiliyor.
İstanbul’a bakacak olursak RP ayı Erdoğan 973.704 (yüzde 25.19), ANAP dayı Kesici 855.897 (yüzde 22.14), SHP adayı Livaneli 784.693 (yüzde 20.30), DYP adayı Dalan 597.462 (yüzde 15.45), DSP adayı Özkan 478.612 (yüzde 12.38) oy aldılar.
Fakat gerek ülkeyi yönetenler, gerekse onlarla içiçe geçmiş olan büyük medya 27 Mart 1994 ile birlikte Türkiye’de yepyeni bir dönemin başlamakta olduğunu kavramak yerine suçu birleşemeyen merkez partilerine attılar. 24 Aralık 1995’te yapılacak olan genel seçimlerde de gerçekleri kabul etmeme inadı devam etti.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/1 Dünyayı değiştiren gün: 11 Eylül 2001 11.01.2015
2 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/2 Londra bombaları: 7 Temmuz 2005 11.01.2015
3 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/3 Gaffar Okkan suikastı: 24 Ocak 2001 30.01.2015
4 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/4 Çeyrek yüzyıllık dezenformasyon: Erdoğan-Abromowitz buluşması 02.02.2015
5 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/5 Fethullah Gülen ile serüvenim 05.02.2015
6 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/6 11-21 Ağustos 1994: Refah Partisi heyetiyle Güneydoğu’da 11 gün 13.02.2015
7 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/7 20 Ekim 1991 Genel Seçimleri: Baraja karşı Erbakan-Türkeş ittifakı 15.02.2015
8 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/8 27 Mart 1994 yerel seçimleri: Medyaya rağmen ve medya sayesinde RP’nin zaferi 21.02.2015
9 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/9 Erbakan Hoca ve ben 26.02.2015
10 30 YILDAN HATIRLADIKLARIM/10 29 Kasım 1987 Genel Seçimleri: İnci Baba nasıl milletvekili seçilemedi? 05.09.2015

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı