Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (7)

08.07.1995 Milliyet

Apo, Bektaşiliğe Cihad Açtı

PKK’nın Alevi hareketine yönelik ilk tavrı açıkça cephe almak oldu. Abdullah Öcalan’ın bizzat dillendirdiği yaklaşıma göre devlet, PKK’nın Güneydoğu’dan Doğu Anadolu’ya yayılmasının önünü almak için “Alevicilik tezgâhlıyor”du.
PKK, tespitlerine zıt bir şekilde, emeklemekte olan Alevi hareketinin zaaflarından yararlanarak var olan veya kurulmakta olan Alevi kuruluşlarına girme stratejisi izledi. “Bekle gör" politikasına uygun olarak, örgüte bağlı ayrı bir Alevi örgütlenmesine uzun bir süre gidilmedi.
Nihayet, Sıvas yangını tüm Alevi hareketi için olduğu gibi PKK için de bir dönüm noktası oldu. Örgüt, katliam nedeniyle devlete öfkeli olan Alevileri, önce cenaze törenlerinde "Gerilla Sıvas’a" sloganları attırarak, ardından Erzincan’ın Başbağlar köyünde “misilleme” adı altında Sünni köylüleri katlederek kendi yanına çekmeye çalıştı.

AYRI ÖRGÜTLENME
Bu yeni dönemde PKK, Alevi hareketine toptan cephe almak yerine onu sahiplenme stratejisi geliştirdi. Alevilerin kimliklerine sahip çıkma çabaları övülüp birtakım Alevi şahsiyetlerin onları istismar ettiği söylenir oldu. Bizzat örgüt lideri Abdullah Öcalan, başta CHP’li Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, CHP’li TBMM Başkan Vekili Kamer Genç ve Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. İzzettin Doğan olmak üzere bazı Alevi ünlülerini “devlet yanlısı Alevicilik’’ yaptıkları iddiasıyla hedef gösterdi.
PKK yeni stratejisine paralel olarak, başta Tunceli olmak üzere, Kürt kökenli Alevi nüfusun bulunduğu Malatya, Sivas, Elazığ, Adıyaman gibi illerin kırsal alanındaki faaliyet ve eylemlerini yoğunlaştırdı. Şartların olgunlaştığı düşünüldüğünde ise, 1992 sonlarında kuruluş çalışmalarına başlanan örgütün yan kuruluşu durumundaki “Kürdistan Aleviler Birliği” (KAB) 1994 başında faaliyete geçti.
Sünni kökenli Kürtlere yönelik olarak kurulup daha sonra “Kürdistan İslam Hareketi" adını alan “Yurtsever Dindarlar Birliği”nin geçmişinin daha eskiye dayanıyor olması, PKK’nın Aleviler arasında pek güçlü olmadığı şeklinde yorumlanabilir. Ancak özellikle Avrupa’daki göçmen işçiler arasında faaliyet yürüten KAB’nin kısa zamanda önemli mesafeler katettiği PKK karşıtı Alevi örgütleri tarafından da kabul ediliyor.
Avrupa’da KAB’ye bağlı yaklaşık 30 dernek bulunuyor, örgütlenme çalışmaları Almanya’da yayınlanan “Zülfikar” adlı dergi etrafında yürütülüyor. “Aslını inkâr eden haramzadedir” altbaşlığıyla çıkan dergiyle aynı logoyu kullanan “Çağdaş Zülfikar” ise Türkiye’de basılıyor ve hemen her sayısı toplatılıyor.
İlk sayısı 1994 Mayıs ayında çıkan Zülfikar’ın Duisburg’daki merkezinde görüştüğümüz Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Narlı, derginin 10 bin bastığını ve hepsinin sattığını söylüyor. Narlı, taraftarlarının başta Dersim (Tunceli) olmak üzere, ağırlıkla Pazarcık, Elbistan, Malatya ve Sıvas kökenlilerden oluştuğunu belirtiyor.

DR. BARAN EFSANESİ
Avrupa’daki Aleviler içerisinde Tuncelililer ezici çoğunluğu oluşturuyor. Bu yörede geleneksel olarak PKK’nın güçsüz, TİKKO başta olmak üzere sol örgütlerin güçlü olduğu da biliniyor. Bütün bu olguları hatırlatan ılımlı Aleviler şöyle konuşuyor:
“Devlet yakın zamandaki köy boşaltma uygulamalarıyla PKK’yı Tunceli’ye yerleştirdi. Dolayısıyla KAB’nin de ekmeğine yağ sürdü.” Avrupa’daki Alevi örgütleri köylerinden çıkartılan Tuncelililere gıda, giyecek ve para yardımı toplayıp elden teslim etmişler. Fakat devlete karşı radikal tavır almakta PKK ile yarışabilecek durumda değiller.
Bunun yerine ılımlı Alevi çevrelerde PKK’nın iç sorunlarıyla ilgili spekülasyonlar rağbet görüyor. Bunların başında Doktor Baran kod adıyla Tunceli civarında PKK komutanlığı yapmış olan Müslüm Durgun hakkındaki rivayetler geliyor.
PKK karşıtı Alevilere göre, Durgun, Sivas katliamından sonra emrindeki militanlardan Alevi olanları seçip Başbağlar katliamını yaptırtmış. Yine iddialara göre Öcalan, örgüt içerisinde giderek güçlenen Durgun’u kendisinin “Alevi rakibi" olarak görüp onu yakın adamlarıyla birlikte öldürtmüş. Bu rivayetlerin bir başka versiyonu ise Durgun’un artık silahı bırakıp yasal mücadeleye geçmeyi savunduğu şeklinde.

APO GÖZÜYLE
Sünnilere yönelik propagandada “gerçek cihad hareketi biziz, Asr-ı Saadet’i (Dört Halife devri) biz getireceğiz" diyen Abdullah Öcalan, Zülfikar’da kendisiyle yapılan röportajda ise Sünniliği “İslamın en gerici biçimi” olarak tanımlayıp Aleviliğe övgüler düzüyor.
Ortadoğu’daki tüm kültür ve medeniyetleri Kürtlere bağlamaya çalışan Öcalan, "Gerçek anlamda Alevilik, daha Türkler Anadolu’ya gelmeden önce Kürtler arasında vardır” diyor. Aleviliğin din mi, mezhep mi olduğu tartışmalarına ise noktayı koyuyor: “Yezidilik hiç İslamlaşmamış Kürtlüktür diyelim biraz. Alevilik, Yezidilikten sonra en az İslamlaşmış Kürtlüktür.” Öcalan bir başka noktayı da Aleviliğin temsili tartışmalarına koyuyor: “Hz. Ali çöl gerillasıydı, biz ise kır gerillasıyız. Bu yönüyle de Aleviliği en iyi biz temsil ediyoruz."
Zülfikar dergisindeki yazılardan PKK’nın Bektaşiliğe cihad açtığı görülüyor. Hacı Bektaş Veli’nin, Anadolu’nun Türkleşmesine katkılarını hatırlatan dergide, günümüzde devletin Bektaşilik aracılığıyla Alevileri Türk milliyetçisi yapmaya çalıştığını iddia ediyor.
Kürt Aleviliğinde Bektaşilik olmadığını ileri süren PKK’lılar, Hacı Bektaş Veli’ye karşı kısmen Pir Sultan Abdal’ı, esas olarak Dersim İsyanı’nın lideri Seyyid Rıza ile yardımcısı Ali Şer’i çıkartıyor. Kürt-Türk Alevisi ayrımı yapan PKK’lılar, Türk kökenlilerin yoğun olduğu Alevi kuruluşlarını "devletçiliğin” dışında "mezhepçilik” yapmakla da suçluyorlar.

*

*

“Yol bir, sürek binbir” – Ersel Ergüz (7)
Alevilikte Tasavvuf


Anadolu Aleviliği felsefesinin merkezine insanı oturtur. “Kendini bilen Allah'ını bilir" cümlesinden hareketle, insanın kendinde var olan özellikler sayesinde Allah’ını bilmesi, kavraması ve onunla bir hale gelmesi mümkündür. Burada önemli olan, kutsal kitaplar ve biçimsel ibadetler değil, insanın kendi özünü muhasebeye çekebilme yeteneğidir.
Her insanda tanrılaşma yeteneği vardır. Ancak pek azı ve kısmetlisi, hakikat perdesini aralayabilir. Alevi felsefesi, işte bu potansiyeli açığa çıkartmak üzerine bina edilmiştir.
İslam tasavvufunun temeli “vahdet-i vücut”tur (varlık birliği). Burada esas olan “hulul” anlayışıdır; yani Yaratıcı’nın (Allah) bedensel ve maddesel kuluyla birleşmesidir.
Anadolu Aleviliğinin tasavvufi yönelimi ise “vahdet-i mevcut”tur (varlıkların birliği). “Tecelli” ve “kaynağı” bir ve aynı sayan, ayrı bir yaratan olduğunu reddeden bu yaklaşım Sünnilerin gözünde “tanrıtanımazlıkla” eştir. “Enel Hak” (Tanrı benim) diyen Hallac-ı Mansur ve fikri takipçisi Nesimi, bu inançları yüzünden öldürüleceklerdir.

ÖLÜRSE CANLAR ÖLÜR...
Başta Hint dinleri olmak üzere Mezopotamya’daki çok tanrılı dinlerde görülen “tenasüh” (ruh göçü), ruhun ölümden sonra başka bir canlıya geçmesini, yaşamın kesintisiz sürmesini anlatır. İnsan ruhunun, kaynağı olan Hakk’tan (Bektaşiler Tanrı yerine bu ismi kullanır) ayrılıp, yine dönünceye kadar geçirdiği olaylara “devir”, bunu açıklayan kurama da “devir kuramı” denir. Dünyaya düşen bir varlık, cansız, bitki ve insan görüntüsünde ortaya çıkar. En sonunda ise, insan-ı kamil (olgun insan) durumuna ulaşarak Hak ile birlik olur.
Tasavvuf ehli bu dönemi tam bir daireye benzetir. Aleviler arasında. Hz. Ali’nin ölmediği, Hacı Bektaş ve Şah İsmail’in kılığına girdiği inancı yaygındır.

DÖRT KAPI - KIRK MAKAM
Aleviliğe girmenin, ilerlemenin ve insan-ı kamil olmanın yolu “Dört Kapı - Kırk Makam” ilkesinden geçer. Aleviliğin özünü anlayabilmek için dört kapıyı ve her bir kapının 10 makamını bilmek gerekir.
Kapılardan ilki olan şeriat, insanlara neyi yapıp neyi yapamayacaklarını gösteren basit bir kanunname sunar. Bu kapının ilkelerini Hz. Muhammed koymuştur.
Hz. Ali’den kalan tarikat kapısına girebilmek için musahip tutmak şarttır. Bu ikinci kapı, tarikatın sırlarını saklamak, “eline diline beline sahip olmak” gibi önemli sorumlulukları içerir.
Marifet kapısı, ilim yoluna girişi simgeler. Bilgisizlikten, hamlıktan, kabalıktan kurtulmanın şartı bu kapıdır.
Allah’ın dolaysız bilgisine sahip olunup, onunla bir olunan kapının adı hakikat kapısıdır. Evrenin tüm sırlarının, yaşamın anlam ve öneminin anlaşılıp kavranılması evresidir. Bu kapıdaki bilgileri alan insan, tarikat düzenine göre olgunlaşmış, yeryüzündeki gerçek tanrı olur. Allah’ın insan için öngördüğü nihai aşama burasıdır.

*

KUTSAL SAYILAR NELERDİR?
Bir: Allah ve âlemin birliğine işaret eder.
Üç: Allah - Muhammed - Ali üçlemesi.
Dört: Dört Kapı
Yedi: Yedi Kutsal. Kişi (Muhammed, Hatice, Fatma, Ali, Hasan, Hüseyin, Selman-ı Pak).
Hacı Bektaş’ın 7. İmam olan Musa Kazım’ın soyundan geldiği öne sürülür. Ayrıca Aleviliğin yedi ulu ozanı vardır.
Oniki: Oniki İmam. Alevilerin kutsal yiyecekleri Aşure’ye 12 ayrı malzeme katılır. Cem ayinlerinde oniki hizmet bulunur. Ayrıca inanç ve ibadetlerde bu sayıya sıklıkla rastlanır.
Kırk: Kırklar Meclisi, kırk makam, kırk günlük yas, Mehdi’nin 40 yaşında huruç edeceği inancı...
Yetmişiki: Kerbela şehitleri

Yazının orjinal hali




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi ( EK) Fethullah Gülen: “Bütün Alevilerin ayaklarının altına başımı rahatlıkla koyabilirim” 14.07.1995
2 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (1) 02.07.1995
3 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (2) 03.07.1995
4 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (3) 04.07.1995
5 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (4) 05.07.1995
6 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (5) 06.07.1995
7 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (6) 07.07.1995
8 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (7) 08.07.1995
9 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (8) 09.07.1995
10 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (9) 10.07.1995
11 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (10) 11.07.1995
12 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (11) 12.07.1995
13 Değişim Sürecinde Alevi Hareketi (12) 13.07.1995

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı